Kanser, vücudumuz da bulunan hücrelerin, çevresel etkenler, karsinojenik maddeler, radyasyon yada genetik olarak kontrolsüz artması, büyümesi ve yayılmasından kaynaklanan bir hastalıktır. Hücreler gerekenden daha çok bölündüğünde yada gerektiği durumda bile ölmediğinde açığa çıkan kitlesel yapıya tümör adı verilir.
Klinik gidişlerine ve patolojik niteliklerine göre tümörler ikiye ayrılır:
Selim (benign) tümörler: kanser olmayan iyi huylu urlar,
Habis (malign) tümörler: kötü huylu kanser olarak belirtilirler.
Selim (benign) tümörler Yavaş büyüyen ve bazıları uzun süre aynı büyüklükte kalan oluşumlardır. Çoğunda tümörü kapsayan bir kapsül bulunur. Tümör büyürken kapsülle birlikte çevresindeki dokuları iter. Çevre dokuların ve damarların içersine girmez fakat sıkıştırarak basınç atrofisine yol açabilir (ekspansif bü¬yüme). Selim tümörler başka organlara yayılmazlar (metastaz yapmazlar). Geneli zararsızdır.
Habis (malign) tümörler: Genellikle daima ve hızlı büyürler. Kapsülleri yoktur, büyürken sınır tanımazlar, çevresindeki dokuların ve damarların içine girerler (invazyon, infiltratif büyüme). Sıklıkla diğer organlara da yayılırlar (metastaz) yaparlar. Tedavi olmayan ya da tedavisi geç kalınmış kanserler öldürücüdür.
Kanser bulunduğu organ veya dokudan farklı organlara atlarsa buna metastaz denir. Metabolik değişimlerin eşlik ettiği metastatik sıçrama kanserin evresinin arttığını gösterir.
Kanser tedavisinde,
Kanser hücreleri, cerrahi müdahale ile veya radyasyon tedavisi ile azaltılır veya ilerlemesi yavaşlatılır. Bu süreci kemoterapi veya immunoterapi takip eder.
kemoterapideki amaç,
Etkili olması beklenen ilaçlarla tümörün büyümesini ve gelişmesini engelleyerek, sitotoksik fayda sağlamaktır.
İmmunoterapi, tümör hücresi tarafından farklı yollarla önlenmiş olan immün sistemi, aynen diğer mikrop, virüs ve enfeksiyonda olduğu gibi, doğal savunma mekanizma gücünü tekrar aktif ederek harekete geçirmek ve tümör hücrelerini bilinir hale getirerek kanser hücrelerini yok etmeyi sağlayan bir tedavi türüdür.
Tümöral değişim hemen her organ da bağ ve kemik dokuda meydana gelebilir. En sık görülen tümörler; Beyin Tümörleri, Boyun Bölgesi Kanseri, Akciğer Kanseri Yemek Borusu Kanseri, Mide Kanseri, Karaciğer Kanseri, Pankreas Kanseri, Kalın Barsak Kanseri, Kadın ve Erkek Genital Organ Kanseri olup tüm bu kanserler için kullandığımız Antioksidan, Antienflamatuvar, Antikanserojen, Antiviral etkili bir ürünümüz Zerdeçal Ekstraktımız bulunmaktadır.
Hindistan ve Çin halk arasında 1000 senedir kullanımda olan Curcuma Longa bitkisinin kurutulmuş kök tozlarından elde edilen Zerdeçal Ekstraktı “Curcumin P53†in Antiinflamatuvar , Antioksidan ve antikanserojenik faydaları üzerine yapılan birçok çalışmalar, ekstrakta bulunan etken maddelerin oluşmaya başlayan kanser hücrelerini tesbit ve yok etme yeteneğine sahip olduğu, kanserin oluşma nedenleri olan inflamasyon ve reaktif oksijen radikallerini nötralize click here ederek vücuttan uzaklaşmasını sağladığı, kanserin yayılma ve metastatik faaliyetlerini etkili şekilde baskıladığı ayrıca Vasküler Endotelyal Büyüme Faktörünü (VEGF) inhibe ederek antianjiyonik fayda gösterdiği belirtilmektedir. DNA hasarı olan hücre çekirdeğinde P 53 geni aktif olur. Bu onarıcı gendir. Hücreyi dolayısıyla vücudu kanserden koruyan önemli bir proteindir. P53, DNA zarar gördüğünde DNA8 onarıcı proteinlerini harekete geçirir. Sağlam hücreleri koruma altına alır. DNA onarım edilemeyecek kadar hasar gördüğünde (kanserleştiğinde) Apoptozu (programlanmış hücre ölümü) başlatır. P53 yeterli olamadığı durumlarda P53 gibi davranan ve onun vazifesini yerine getiren Curcumin P53 Zerdeçal Ekstraktı, tüm kanser türlerinde etki göstermektedir. Zerdeçalın toz, kapsül vb. formlarının biyoyararlanımının düşük olması sebebiyle Curcumin P53 ekstraktı, sıvı ve içilebilir formda, netice veren miktarda etken madde içermektedir.